“Namaza
duruyorum ve namazı uzunca kıldırmayı arzu ediyorum. Bazen bir bebek ağlaması
duyuyorum ve hemen namazı kısa kesiyorum. Zira ben o anda, çocuğun ağlamasından
dolayı annesinin duyduğu ızdırabı bizatihi yaşıyorum.”[1]
Yukarıdaki cümleler Hazreti Enes(ra)’e ait...
Buradan onun namaz kılmaya verdiği önem kadar toplumsal olaylar karşısında gösterdiği
duyarlılığı da öğreniyoruz. Bu anlayışta bir evladımızın olmasını arzu
ediyorsak çocuklarımıza empati yapmayı öğretmemiz gerekir.
Empati sözcüğünün Türkçe karşılığı “eşduyum”dur. Bir
insanın, duygularınının,
içinde bulunduğu durum ya da davranışlarındaki motivasyonunun bir
başkası tarafından
anlaşılması ve içselleştirilmesidir. Peki çocuğun empatik davranıp
davranmadığını nasıl anlarız? Öncelikle tarafsız bir gözlemci olmalıyız.
Çocuğumuzun davranışlarını irdelemeliyiz. Çocuğumuz kendini,
kardeşinin, arkadaşının ve bizim yerimize koyarak, olaylara farklı bir
bakış açısıyla bakabiliyor mu? Karşıdakinin duygularını
kendi iç dünyasında hissedebiliyor mu? Bu iki soruya olumlu cevap
verebilmek
için karşısındaki kişinin durumunu anladığını ona ifade ediyor olmalı.
Eğer
bunların herhangi birisi çocuğumuzda yoksa empati kuramıyor demektir.
Aslında empati doğuştan var olan bir özelliğimizdir. Küçük
çocuklarda görülen merhamet, şefkat ve yardımlaşma davranışları bunun en güzel
örneğidir. Ne yazık ki çocuklar uygun ortamlarda yetişmediği için hızla körelen
bir yetenektir.
Fakat yine de ümitsizliğe düşmeyelim. Kaybolan
yetenekler tekrar ortaya çıkabilir. “Sen onun yerinde olsaydın ne yapardın?”
gibi açık uçlu sorular sormak, onunla olaylar hakkında konuşmak, yorumda
bulunmak, süreci sabırla takip etmek ve yerin yapılan uyarılarla çocuklar
empati yapmasını öğrenir.
Çocuğu yargılamak, cezalandırmak, olayları akışına
bırakmak asla çözüm olamaz.
<<< BÜTÜN YAZILARIM >>>
© Mehmet Büyükşahin
© Mehmet Büyükşahin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuzu buraya yazınız...