Bir zamanlar, bir çayırlıkta otlayan bir kaz sürüsü vardı. Bu kazlar
sahipsiz olduklarına çok seviniyorlardı. Onlar buraya uzak bir adadan uçup
gelmişlerdi. Çayırlıkta ottan, böcekten yiyip iyice beslelenip
semizleşmişlerdi. Bu rahat yaşamdan dolayı kazlar o kadar tenbelleşmişlerdi ki,
uçmayı bile unutmuşlardı. Günlerden bir gün kazların mesken tuttuğu yere bir
tilki geldi. Besili kaz sürüsünü gören tilkinin ağzı sulandı. "Ah, ne
kadar güzel kuşlar bunlar. Uçup gitmemişler. Bir tanesini tutup yesem tıka basa
doyarım!" diye düşündü. Yavaşça sürüye yaklaştı. Onun geldiğini farkeden
kazlar, kanatlarını açtılar. Uçmak istediler, ama uçamadılar. İyice ağırlaşmış
olan vücutları yerden kalkmıyordu. Onların bu halini gören tilkinin sevincine
diyecek yoktu.“Kendinizi boşuna yormayın. Elimden kurtuluşunuz yok. Şimdi sizi
bir yiyeceğim.” dedi. Tilkinin bu sözlerini duyan kaz sürüsünün başkanı,
"Haklısın.” diye söze başladı. "Görüyorsun ki uçamıyoruz. Son
nefesimizi vermeden önce izin ver. Allah’a dua edelim." dedi.
Tilki, “Siz hiç merak etmeyin. Ben sizi yerken duanızı da yaparım.”
diye karşılık verdi.
Kazların başkanı, “Ne olursun? Yalvarıyorum. Dua edip bittikten sonra
inan ki, bizi yemeğine razı olacağız.” dedi.
Tilki, kazların çaresizliğne baktı. Güldü. içinden “Nasıl olsa bu
kazlar beni aldatamaz.” diye geçirdi. “Tamam öyleyse siz duanızı edin.” dedi.
Başkan kaz tilkiye teşekkür ettikten sonra: “Biz bu dünyadan
günahlarımızla ayrılmayacağız. Şimdi düzgünce sıraya geçeceğiz. Ben dua etmeye
başlayacağım, herkes benim söylediğimi tekrar edecek. Duamızı yapıp bitirdikten
sonra kimi istersen yersin.” dedi.
Tilki’nin keyfine diyecek yoktu. Çimlerin üstüne uzandı.
Kazlar sıraya dizildiler. Sürü başkanı yüksek sesle “gaag-gaag» demeye
başladı. Ardından da tüm sürü onun söylediklerini tekrarladı. Sonra sürü
başkanı “fıss” diye ses çıkardı. Tüm sürü onu yine tekrarladı. Tilki, kazların
dualarının bitmesini bekliyordu, fakat kazların duası bitip tükenecek gibi
değildi. Derken tilki olduğu yerde uyuklamaya başladı. Az sonra da uyuyakaldı.
Kazların sesi, uzaklardan duyuluyordu ama tilki derin uykusundan
uyanamıyordu.
Yakınlardaki bir köyün köpekleri kazların sesini duyunca "acaba
çayırlıkta ne var?" diye merak ettiler. Havlayarak çayırlığa geldiler.
Tilki köpeklerin sesini duyunca uyandı ve canını kurtarmak için kaçmaya
başladı.
Tilkiden canlarını kurtaran kazlar, köpeklerle birlikte köye gittiler.
O günden sonra kazlar da insanlarla birlikte yaşamaya başladılar. Ama
“gaag-gaag” ve “fıss” diye ses çıkarmaktan vazgeçmediler. Çünkü bu onların
duasıdır. Tehlikeden böyle kurtulurlar.
Masaldan çıkarılacak dersler:
1-
Akıl akıldan üstündür.
2-
Rahatına düşkün olanlar, er ya da geç rahatını
kaçıracak bir olayla karşılaşırlar.
3-
Zor durumdan kurtuluşun tek kurtuluşu Allah’a
güvenmek, duaya sığınmaktır.
4-
Zalimin zulmü bitmeden Allah’ın yardımı yetişir.
Mehmet BÜYÜKŞAHİN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuzu buraya yazınız...