24 Şubat 2016

GÜCÜN YOKSA SESİNİ KULLAN: KEÇİ İLE TAVŞAN (MASAL)

Keçi ile Tavşan ormanda yaşıyorlardı. Tavşanın barınağı ağaç kabuğundan keçininki ise buzdandı.
Yaz geldi. Havalar ısındı. Keçinin barınağı eridi. Tavşanın barınağı ise olduğu gibi kaldı. Keçi tavşana rica etti.
-Tavşan kardeş bak evsiz barksız kaldım. Senin evinde misafir kalabilir miyim, dedi.
Tavşan da keçinin ricasını geri çevirmedi. Ona izin verdi. Fakat nankör keçi tavşanı kendi barınağından kovdu.
Tavşan yol boyunca ağlayarak gidiyordu. Karşısına bir çakal çıktı.
-Ay tavşan, niye ağlıyorsun?
-Nasıl ağlamayayım? Keçi beni kendi barınağımdan kovup çıkardı.
-Ey tavşan, ağlama! Ben yardım ederim. Keçiyi kovarım.
Çakalla tavşan barınağın yanına geldiler.
Çakal, nazik bir şekilde seslendi.
-Sevgili keçicik! Çok ayıp oluyor. Sana yakışmıyor. Çık git şu zavallının yuvasından!
Keçi barınaktan bile çıkmadan çakala cevap verdi.
-Buradan öyle sıçrayıp çıkarım ki, barınak paramparça olur.
Keçinin, tehdidi üzerine çakal suspus oldu. Kulaklarını saldı. Geldiği gibi geri döndü. 
Çakaldan ümidini kesen tavşan yine ağlayarak yollara düştü. Bu kez ayı ile karşılaştı. Ayı, tavşanın ağladığını görünce sordu.
-Niye ağlıyorsun?
-Nasıl ağlamayayım? Keçi beni kendi barınağımdan kovdu.
Ayı, gülümsedi.
-Sen boşuna ağlıyorsun. Keçiyi senin yuvandan çıkarmak benim için çok kolay… Önce rica ederim. Çıkmazsa kulağından tutar, dışarı atarım.
-Buna gücün yetmez. Çakal bile onun üstesinden gelemedi.
-Sen bu işi bana bırak. Sen keyfine bak. Sıkma tatlı canını.
Ayı, o kadar emin konuşmuştu ki tavşancık umutlandı.
İnatçı keçiyi yuvasından bu kez atacağını sandı.
Ayıyla tavşan barınağın yanına vardı.
-Keçi kardeş, yazık etmişsin şu tavşancığa… Müsaade et de dönsün yuvasına!
Keçi, çakala verdiği cevabın aynısını tekrarladı. Böbürlene böbürlene gelen ayı da çakal gibi korkup kaçtı.
Tavşan, yine gözyaşları içinde yollara düştü. Bu kez horozla karşılaştı. Horoz, neden ağladığını sordu. Tavşan olanları baştan sona anlattı. Horoz da çakal ve ayı gibi keçiyi kendisinin kovabileceğini söyledi. Tavşan, horozun söylediklerine pek inanmasa da bir ümitle barınağa birlikte gittiler. Barınağın yanına geldiklerinde horoz, yüksekçe bir taşın üstüne çıktı. Birkaç kez öttükten sonra:
-Ben hazırlıklı geldim. Eğer işgal ettiğin evi çabucak terk etmezsen sonun hiç de iyi olmaz, dedi.
Horoz, öyle emin konuşmuştu ki keçinin eli ayağı titremeye başladı. Sesi titrek bir şekilde:
-Bana biraz izin verin. Hazırlanıp çıkacağım, dedi.
Horoz, tehditkâr bir şekilde yeniden bağırdı.
―Üü-ürü-üüü! Sabrımı taşırma! Haydi, acele et! Yoksa elimden kaza çıkacak!
Keçi, barınağın kapısını açtı. Soluğu kırlarda aldı.
Tavşan, horoza teşekkür etti. Bundan sonra onlar dost oldular. Birlikte yaşamaya başladılar.
“Ummadığın taş baş yarar.” Demiş ya atalarımız. İşte öyle olmuş.
Masaldan çıkaracağımız ders: Bazı insanlar, güçsüz olsalar da bağırıp çağırmakla iş görürler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuzu buraya yazınız...