Ham bir kabiliyetle dünyaya gelen insan, hayatının sonuna kadar bir öğrenci bir çırak olarak yaşıyor. Beşikten mezara kadar yeni bir şeyler öğrenip unutuyor.Huy veya karakter ise birçok kişiye göre yaratılıştan gelen genetik bir unsurdur. Hatta buna öyle inanılmıştır ki can çıkmadan huyun çıkmayacağı ata sözlerimizde yerini almıştır. Kişinin değeri tavır ve davranışlarının ortaya koyduğu etiketle belirlenir.
Değişmeyeceğini sandığımız bir çok davranışımız aslında alışkanlıktan öte bir şey değildir.
Alışkanlık, üst üste tekrarlanan davranışların toplamından ibarettir.
Her alışkanlık, bir halat gibidir, her yaşanılan günde bir lif örerek güçlendiririz onu ve bir gün gelir ki kırılamayacak hale gelir.
Kişinin kaderi, sahip olduğu alışkanlıklar istikametinde şekillenir. İnsan alışkanlıklarının hizmetçisi haline gelir. Her tiryakinin sigaraya başlama hikayesi basit sebeplere bağlıdır. İtikadımızca, sürekli olan duanın makbuliyetindeki espri de kişiye dua etme alışkanlığı kazandırmaktır. Kırk değil kırk bin kere de “deli” dense aklı başında bir insan aklını kaybeder mi bilmiyorum. Fakat tekrarlanan hal ve hareketler "alışkanlık" şeklini alacaktır. Özetle söyleyecek olursak: "Önce biz alışkanlıklarımızı oluştururuz; sonra da alışkanlıklarımız bizi şekillendirir ve alışkanlıklardan ayrılmak zor bir hal alır." Madem biz alışkanlıklarımızın eseriyiz, öyleyse çocuklarımıza ve gençlerimize sahip çıkıp onlara iyi alışkanlıklar kazandırma yolları arayarak ve yol göstererek yardımcı olmalıyız.
Sosyal çevre, inanç, fikir, statü ve rollerin alışkanlıkları kazanma ve terk etmede tesiri büyüktür.
© Mehmet BÜYÜKŞAHİN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuzu buraya yazınız...