29 Şubat 2016

ERKEĞİ İNCİTEN ÜÇ ŞEY NEDİR?

Facebook'ta yapılan paylaşımlardan birisi dikkatimi çekti. 
Sema Maraşlı'nın “Tatlıya Bağlayalım” adlı kitabından yapılan bir alıntı yapılmış. 
Eşler arasındaki ilişkiyi irdeleyen bir hikaye... 
Hikayenin bir bölümünde yeni gelin babasının kendisi için yazdığı mektubu okuyor ve yaptığı yanlışın farkına varıyor. İşte o mektup:
"Sevgili kızım, Mehlika'm!
Bugün yuvadan uçtun. Artık kendi yuvanı kurma zamanı. İnşallah çok mutlu olursun. Mutluluğuna katkısı olsun diye bir baba olarak sana nasihatlerim var. Bunları sana söylemeyi düşündüm fakat “Söz uçar, yazı kalır…” derler. Kalıcı olsun diye yazmaya karar verdim. Belki diyeceksin ki “Baba senin çok mutlu bir evliliğin mi vardı ki bana nasihat ediyorsun?” Biliyorum kızım, mutlu bir evliliğimiz yok, zaten bunun için yazıyorum sana. Biz annenle birbirimize âşık olarak evlenmiştik; fakat aşkımız pek uzun ömürlü olmadı. Ben de annen de hata yaptık. Bu aşkın neden bittiğini, neden sevgisiz bir evliliğe kendimizi mahkûm ettiğimizi ben ayrı izah ediyorum, annen de kendine göre açıklıyor. “Kızlar annelerini model alır.” derler. Beni annenden soğutan hataları bu yüzden yazıyorum ki sen de aynısını yapma. Çünkü sen bir kadın olarak erkeklerin nelerden çok incindiğini bilemezsin. Bu sözlerim kulağına küpe olsun.
Yavrucuğum, erkeği üç şey çok incitir:
Birincisi: Karısı tarafından saygı görmemek, adam yerine konmamak erkeği çok incitir ve karısına olan sevgisini bitirir. Kadın kocasını evin reisi olarak değil de terbiye edilmesi gereken bir çocuk olarak görür, tenkit eder, azarlarsa yani erkeğin erkek olmasına izin vermezse karı-koca arasında muhabbet olması mümkün değildir. Aman kızım, kocana saygılı ol ki o da sana sevgisini göstersin. 
İkincisi: Bir kadın kocasının ailesini sevmiyorsa, saygı duymuyorsa erkek karısına çok kırılır. 
Canım kızım, eşinin ailesine saygılı ol ve onları sevmeye gayret et. Arkalarından konuşma. Hataları elbette olacaktır, hepimizin olduğu gibi. Hatalarına takılma, gözünde büyütme. Hiçbir erkek “Seni çok seviyorum aşkım ama anneni sevmiyorum…” diyen bir kadının sevgisinin gerçek olduğuna inanmaz. Kadınların çoğu bu ifadeyle söylemese de eşlerine annesini sevmediğini her vesile ile anlatırlar. Bir erkeğe “Annen dedikoducu, annen cimri, annen arkamdan konuşuyor, annen temiz değil…” denmesi erkek için “Sen dedikoducu, kötü bir kadının kötü oğlusun…” demektir. Erkekler bunu “Sen kötü kadının iyi oğlusun…” diye anlamazlar. 
Erkekler korumacıdır. Vatanı aileyi korumak bizim vazifemizdir. Sadece eşimizi ve çocuklarımızı değil; annemizi ve kız kardeşlerimizi de korumak isteriz.
Kocanın annesi hakkında söyleyeceğin her kötü söz; kocanın kalbine attığın kocaman bir ısırıktır. O ısırık yüreğini kanatır, içini sızlatır. Isırık izleri yan yana çoğaldıkça büyük bir yaraya dönüşür. O yaralı yürekle seni ne kadar sevmesini bekleyebilirsin? 
Erkeğin kalbi kadınındır; kadının kalbi de erkeğindir. Eşin kalbinde senin sevgini taşıdığı için o kalp sana aittir. O kalbi kırma, yaralama, iyi bak ki sevginiz zarar görmesin. 
Kocana annesinin hatalarını göstermek için boş yere uğraşıp onu kırma. Kadınlar zannederler ki biz erkekler annelerimizin hatalarını görmüyoruz. Oysa annelerimizin bütün hatalarını görürüz; fakat eşlerimize itiraf etmek zorumuza gider. Annemiz nasıl küçükken bizi koruyup kollamışsa biz de onu koruyup kollamak isteriz. İşte bu yüzden kadın kayınvalidesinin hatalarını söyleyince erkek hatasını gördüğü halde annesini savunur. 
Kayınvaliden senin arkandan konuşsa bile sen onun için kötü bir şey söyleme kızım. Birbirini kötüleyen iki kadının ortasında kalan erkek daha çok annesinin tarafında olur, ona inanır. Onunla kan bağı ve uzun bir geçmişi vardır. Onu doğuran, büyüten, üzerinde o kadar emeği olan annesine sırtını dönüp karısının yanında yer almak istemez. Akıllı bir kadın hiçbir zaman kocasını annesi ile kendi arasında bırakmaz.
Kocana annesinin hatalarını göstermek istiyorsan ona annesini öv, annesi hakkında iyi şeyler söyle. Mesela annesi: "Karın kötü, dağınık…" diyor; sen “Annen çok iyi bir kadın, onu seviyorum” diyorsun. Ne düşünür erkek? “Karım ne kadar iyi bir kadın, demek ki annem onu kıskandığı için arkasından konuşuyor.” O zaman annesi senin için ne söylerse söylesin kocan ona inanmaz, tam aksi, güzel tutumundan dolayı seni takdir eder.
İşte böyle güzel kızım. Kocanın ailesi ile uğraşma. Sevginize kendi elinle zarar verme. Kayınvaliden ne yaparsa yapsın, sen doğru davranışı gösterirsen mutluluğunuza gölge bile düşüremez.Gelinler yardım etmezse kayınvalideler evliliklere zarar veremezler.Kocanla yapacağın hiçbir tartışmaya ailesini karıştırma. Ailelerimiz bizim zayıf yanlarımızdır. Onlara gücümüz yetmez, istesek de değiştiremeyiz onları. Bu yüzden kocanı hiçbir zaman zayıf noktasından vurma ki senden nefret etmesin.
Üçüncüsü: Bir babanın kızına söylemesi ne kadar uygun olur bilmiyorum ama erkeğin yatakta karısı tarafından reddedilmesidir. Bu da erkeği çok fazla yaralar, incitir, karısından soğutur.
Sevgili kızım Mehlika’m,
Benim söyleyeceklerim bu kadar. Sözlerimi okuyup geçme, bu sözlerde yılların tecrübesi var. Bunları annene anlatamadım, biz mutlu olamadık; ama sen anla ve mutlu ol kızım.
Seni çok seven baban."
Mektup böyle bitiyor.  
Yeni gelin babasının nasihatını bir emir gibi telakki ediyor. Davranışlarına çeki düzen veriyor. Hikaye böylece sona eriyor. 
Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine...
Konuyu özetleyecek olursak eşler birbirinin değerlerine saygı duymalı. Eksiklerini aramak yerine eksiklerini tamamlamalıdır.
Mehmet BÜYÜKŞAHİN

28 Şubat 2016

BİZLER HÜRMETİ KİMDEN ÖĞRENECEĞİZ?



İbn Abbas ile Zeyd b. Sâbit’in Birbirlerine Olan Hürmeti


Efendimizin vahiy kâtiplerinden biri olan Zeyd Bin Sabit, henüz on bir yaşındayken Müslüman oldu. Peygamberimizin (SAV) isteği üzerine İbranice ve Süryanice öğrendi. Hendek Muharebesi, Tebük Seferi, Mekke'nin Fethi, Huneyn Muharebesi, Taif Seferi ve Yemame Savaşı'na katıldı. Hudeybiye Antlaşması yapılırken Veda Hutbesi okunurken peygamberimizin yanında bulundu.Bunula birlikte hadis, kıraat ve miras hukuku konusunda sayılı alimlerinden birisiydi. Hazreti Ebu Bekir'in halifeliği zamanında mushaf haline getirilen Kuran'ın  kontrolünü yapmıştır. Bununla birlikte Kur'anın 'okuyuş farklılıklarını' gidermek için kurulan komisyonun dört üyesinden birisi oydu. 
Zeyd Bin Sâbit bir gün atına bindi. İbn Abbas hemen atın eğerinden tuttu.

Zeyd Bin Sâbit:
—Bırak, tutma ey Allah Resûlünün amcazâdesi, dedi. 
İbn Abbas ısrarla tutmaya devam etti ve şöyle dedi:
-Biz, âlimlerimize ve büyüklerimize böyle davranmakla emrolunduk!
Zeyd Bin Sâbit:
-Bana elini göster bakayım, dedi.
İbn Abbas, elini çıkardı. Zeyd hemen İbn Abbas’ın eline sarıldı, öptü ve şöyle dedi:
-Biz de, Nebiler Nebisinin yakın akrabasına böyle yapmakla emrolunduk.’[1]

Mehmet BÜYÜKŞAHİN
 http://mehmetbuyuksahin.blogspot.com.tr/



[1]        el-Hindî, Kenzu’l-Ummâl, 13/370 (37061)

FACEBOOK'TA SİZİN ADINIZA AÇILAN SAHTE HESAP NASIL ENGELLENİR?



Çok yakın iki arkadaşımın adı ve fotoğrafları kullanılarak sahte facebook hesapları açıldı. Hatta birisinden bana arkadaşlık isteği geldi. Arkadaşımı aradım. Hesabın sahte olduğu ortaya çıktı. 
Peki sahte hesap açıldığı zaman ne yapacağız? Konuyu açıklamak için bir makale yazdım.
Bu makeleyi çecrenize okuyup sosyal medyada paylaşırsanız önemli bir fayda sağlamış olursunuz. 
Öncelikle şunu iyi bilmeliyiz ki Facebook'ta taklit veya diğer adıyla sahte hesaplara izin verilmiyor. Zaman geçirmeden hesap engelleniyor. Kapak fotoğrafı, profil resmi ve birkaç bilgi çalınarak sizin adınıza hesap açılmışsa paniklemeyin.
  1. Sahte hesabı açın.
  2. Kapak fotoğrafında bulunan mesaj sekmesinin hemen yanında bulunan üç nokta [...] simgesine tıklayın. Açılan pencereden Şikayet Et'i seçin.
  3. Ekrandaki yönergeleri takip edin. Eğer ki herhangi bir Facebook hesabınız yoksa, bu formu doldurarak adınıza açılan sahte hesabı şikayet ederek engelleyebilirsiniz. Benim yakın arkadaşlarımın birinin başına böyle bir olay geldi. Şikayetten kısa bir süre sonra sahte hesap engellendi. Tabi ki bu arada Facebook kullanıcıları gelen arkadaşlık isteklerine dikkatle bakmalı, istek eski arkadaşından geliyorsa kabul etmemeli, arkadaşını bilgilendirmeli.
Şunu da unutmayalım. Facebook'a kötü amaçlı sayfaları da şikayet edebilirsiniz. 
Daha geniş bilgi edinmek için Facebook Yardım Merkezinden geniş bilgi alabilirsiniz.
RESİMLİ ANLATIM
RESİM-1) "Şikayet Et" seçiniz.












RESİM-2) "Bu hesabı şikayet et"i seçiniz.










RESİM-3)"Bu sahte bir hesap"ı seçiniz.















Mehmet BÜYÜKŞAHİN

27 Şubat 2016

DİPLOMASIZ ÜNLÜLER

Miki Fare ve neşeli tavşan Oswalt sayesinde Walter Elias Disney’i tanımayan kişi yok gibidir.
Disney, bir hayvanat bahçesinde aylarca hayvanların hal ve hareketlerini inceledi, onları anlamaya hissetmeye çalıştı. Hayvanların insana benzeyen yönlerini ortaya çıkardı. Onların resimlerini yaptı. Resimlerini alıp Kansas City Star şirketine gitti. Yayın müdürü resimleri inceledi. Sanatsal değerinin olmadığını söyledi. Boynu bükük şirketten ayrıldı. Çok az bir ücret karşılığında kiliseye resimler yapmaya başladı.
Disney, atolye olarak babasının garajını kullanıyordu. Bir gün resim yaparken ortaya çıkıp oynamaya başlayan bir fare gördü. İşini bırakıp fareyi seyre daldı. Çok ilginç gelmişti. Evden getirdiği ekmeklerle onu besledi. Bir süre sonra fareyle aralarında bir dostluk oluştu. Fakat daha sonra faresini bırakıp Hollywood’a gitmek zorunda kaldı. Hollywood’da karikatür çizdi. Disney’in bu çalışmalarına da kıymet verilmedi. Beş parasız, ne yapacağını düşünürken bir gün otel odasında aklına arkadaşı fare geldi. Hemen kaleme sarıldı ve Mickey Mause’u kağıda döktü. Böylece oyuncuları hayvan olan ilk çizgi filmin temellerini attı. Arkadaşı küçük fare ona çok paralar kazandırdı. Amerika’nın ünlü işadamlarından biri oldu.
Sıradan bir işçi ailesinin çocuğu olan Walter Elias Disney’e hiçbir yüksek okul tahsili almamasına rağmen en ünlü üniversiteler akademik ünvanlar verdiler. Daha da ötesi Californiya valiliği bile teklif edildi.
Mürekkep yalamışlığı her şeyde bir ölçü olarak ele alan toplumumuz, diplomasını çerçeveleyip odasının en görünür yerine asanlara prim vererek onların enaniyetlerini körüklemiştir. Halbuki ne okul ne de diploma insanı insan yapar. Kaldı ki haklı bir şöhret kazanmış nice insan vardır ki ellerinde ilkokul diploması bile yoktur. Amarikalı ünlü besteci George Gershwin, Nazizmin bir numaralı lideri Adolph Hitler, Amerikalı yazar Jack London, Yugoslavya devlet başkanlarından Mareşal Tito, Dünya havacılık tarihinin ünlü kişileri Wright Kardeşler, ünlü halk ozanımız Aşık Veysel Şatıroğlu, Zorlu Holdink’in sahibi Nazif Zorlu gibi daha nice iş, sanat, siyaset ve bilim gibi alanlarda söz sahibi olmuş kişinin okul bitirdiğine dair bir belgesi yoktur. Bir çok buluşta imzası olan Thomas Edison’un okul yüzü görmediğini söylesek kimse inanmak istemez; Mark Twain, Charles Dickens ve Maksim Gorki gibi eserleri hemen hemen bütün dünya dillerine çevrilen yazarların da hiç okula gitmediklerini kabullenmek istemeyiz.
Okullarımız, okumayı bilen; ama neyin okumaya değer olduğunu ayırt edemeyen geniş bir kitle oluşturdu. Sözün özü, herşey diploma demek değildir.

Mehmet BÜYÜKŞAHİN
<<<YAZARIN DİĞER YAZILARI>>>