saygı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
saygı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

05 Mart 2016

HİÇ BİR ÇOCUK ANASINDAN HIRSIZ DOĞMAZ

Çocukların yaptığı yanlışlar karşısında duyarsız kalmak onların aynı davranışı tekrarlamasına neden olur. Bu da onda huy haline gelir. Huy haline gelen davranışların da tamiri oldukça zordur.

Olumsuz davranışını gördüğümüz çocuğumuzla öncelikle yaptığı yanlış hakkında uygun bir dille konuşulmak gerekmektedir. Kesinlikle  çocuğun kişilik gelişimini olumsuz etkileyecek suçlamalar, kıyaslamalar ve cezalardan uzak durmak gerekiyor. Kaldı ki çocukların hata işlemesine, yanlış yapmasına fırsat vermek gerekir. Çocuklar, bazı doğruları yanlış yaparak öğrenirler. Varsayalım ki bir gün çocuğumuz arkadaşına  eşyasını ait olan bir eşyayı izin almadan çantasına koyup eve gelmiş olsun. Başınızdan kaynar sular dökülür değil mi? Sizi anlıyorum ilk anda ne yapacağınızı bilemezsiniz. Bence aceleci olmayın. Öncelikle bu davranışın nedenini araştırın. Bu konuda yapılacak ikinci iş eşyanın iade edilmesi ve sahibinden özür dilenmesi olmalıdır.

Peki bu çocuğu hırsızlığa iten sebepler nelerdir?

Belki de çocuğu bu davranışa sevk eden siz olabilirsiniz. Bu konuyla ilgili size birkaç tavsiyem olacak:

1- Öncelikle çocuğnuza ait eşyaları ondan izin almadan kullanmayın. Çocuğa özel mülkiyetin bir hak olduğu hissettirilmeli ve onun hakkına saygı gösterilerek örnek olun.

2-Çocuğunuzun her istediğini yapıyorsanız, çocuk her şeye sahip olmak isteyecektir. Dolayısıyla imkanı yoksa çalma eylemi gösterecektir. Bazı isteklerini ertelemeye başlayın ve çocuğun kendini kontrol etme becerisi kazanmasına yardımcı olun. 

3-Doyumsuzluk, çocuğu çalma davranışına iten en önemli nedenlerden biridir. Sevgi ve ilgiden yoksun büyüyen çocuklar, bu eksikliklerini çalma yoluyla kapatmaya çalışırlar.Çocuklarınızla nitelikli zaman geçirin, onlara sevdiğinizi hissettirin.

4-Çocuğa haftalık harçlığını mutlaka verin ve asla "harçlık kesme" cezası vermeyin. Biri yer, biri bakar kıyamet ondan kopar. Maddi durumunuz ne olursa olsun çocuğun harçlığını aksatmayın. Onların harçlığını ödenmesi gereken öncelikli borç olarak algılayın.

5-Hırsızlığı yücelten, çalmayı, gasp etmeyi, aldatmayı doğal gösteren filmler seyredilmemeli, bu konuyla ilgili oyunlar oynatılmamalıdır.

6-Bazı çocuklar kendini ispat etmek için hırsızlık yapabilirler. Çocuğun grup oyunlarına, birliklte yapılan faaliyetlere katılması teşvik edin. Çocuğun sosyal çevre tarafından kabul görmesine yardımcı olun.

Unutmayın: "Hiç bir çocuk anasından hırsız doğmaz."
 

01 Mart 2016

VELİ DESTEĞİ OLMADAN OKULLAR BAŞARILI OLABİLİR Mİ?

Okulun çehresi, bulunduğu çevreyi tesir altında almadıkça gerçek bir eğitimden söz edilemez. 
Çevreye tesir etmek, ciddi etkileşimle oluşan bir manevi bağla sağlanır. Bu bağı, evrensel değerlerin millî ahlak prensipleri içerisinde yoğrulup Hak rızası için  halk istikbâlinin daha aydınlık olmasını dileyerek kurmanın çareleri aranmalıdır.
Tarihin hiçbir döneminde hiçbir doktrin, hiçbir inanç, hiçbir görüş halk desteği olmadan başarıya ulaşmış değildir. Bu yüzden halktan kopuk bir eğitim  anlayışı da başarıya ulaşamaz.
Dünyanın küçülüp hızla bir köy haline geldiği çağımızda her alanda akıl almaz gelişmeler getirmekle birlikte çığ gibi büyüyen sorunların çözüm yolları aranmaktadır. Toplum temellerini oluşturan değerler, altüst olurken okulların üzerine binen yük de gün geçtikçe ağırlaşmaktadır. Eğitim alanında yapılan araştırmalar ve incelemeler göstermiştir ki çevre, önemli ve etkili bir role sahiptir. Okullarda verilen bilgiler ne kadar mükemmel olursa olsun, çevre tarafından desteklenmediği takdirde gerçek başarıdan söz etmek mümkün değildir. Burada “çevre” kavramını biraz açacak olursak aile, akraba ve arkadaş ön plana çıkar. Çocuğun eğitiminde en önce aile rol alır. Doğasında sosyallik olan insan, yaş ve bilgi seviyesine göre doğru ya da yanlış arkadaşlar edinir. Okul öncesi dönemde kişiliğini büyük ölçüde kazanan insan, okul dönemlerinde kişiliğini pekiştirirler.
Okul-aile ilişkilerindeki uyum ve başarı, öğrencilerin eğitim başarılarına yansır. Bu nedenle aile-okul ilişkileri büyük bir özenle yürütülmelidir. Okulların, çocuklarını emanet aldıkları aileleri, çok iyi tanımaları gerekir. Çocuk, oturup kalkmasını, sevgi ve saygıyı, mülkiyet hissini, temizlik ve beslenme alışkanlığını, arkadaşlarıyla uyum içinde olmak gibi bir çok davranışı ailede öğrenir.
Unutulmamalıdır ki aile ve okul iki temel kurumdur. Öğrenciler, hayatlarının büyük bir bölümünü bu iki yaşam içerisinde geçirir. Bu nedenle aile ve okulun eğitim anlayışlarında çatışmaların olmaması, değerlerin farklılık arz etmemesi gerekir.